Tarih: 21.04.2020 20:58
VİRÜSÜN SEBEPLERİNİ DE DÜŞÜNMELİYİZ
Kıymetli hemşehrilerim, hepinizi hürmetle selamlıyorum,
Esselamü aleyküm.
Bugün 20 Nisan Pazartesi. Önümüzdeki Cuma günü ise Ramazan
ayının ilk günü. Bizleri Ramazan?a ulaştıran Allah?a hamdolsun. Yüce
Allah, hepimizi sağlıklı, huzurlu ve yaşadığımız Coronavirüs?ten
kurtulmuş bir şekilde Ramazan Bayramı?na ulaştırsın. Yaşadığımız
bu süreçte hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet,
hastalarımıza acil şifalar, ülkemize de sabırlar ve dayanma gücü
versin.
Yaşanan her olaydan ders çıkarmak son derece önemlidir. Bu virüs
belasından da ders çıkartılmalıdır. Ben, kendi çıkarttığım derslerden
bazılarını paylaşmak istiyorum;
En başta şunu söylemek isterim ki, yaşanan her olay, Allah?ın izni
ile gerçekleştiğini göz önünde bulundurarak, yaşanılan bu belanın
da Allah?tan geldiğini bilmeliyiz ve sormalıyız; Allah neden böyle bir
bela verdi? Bu sorunun cevabını Kur?an-ı Kerim?den alalım, Şura
Suresi 30. Ayette şöyle buyrulmaktadır; ?Başınıza gelen her musibet
kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da
bağışlar.?
Rum Suresi 41. Ayette ise, ?İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri
yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş
yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.?
İSLAM DÜNYA VE AHİRET SAADETİNİN TEK ÇÖZÜMÜDÜR.
Şunu unutmayalım ki Allah?ın koyduğu her kural, insanların
yararına ve faydasınadır. Yasaklanan şeyler de, aslında insana zarar
vereceği için yasaktır. Bu yüzden insanlığın rahat ve huzur bulması
için yapması gereken, bu kuralları uygulamaktır. Allah bizlere
nelerin yenilip-yenilemeyeceğinden tutun, bir birimizle ilişkilerimize
kadar, ticaretimizden hukukumuza kadar, hatta yeryüzünde
yürüyüşümüze kadar sınırları çizmiştir. Sınırları aşmamamız içinde
bizleri defalarca uyarmıştır. Sınırları aşarsak hem dünyada, hem de
ahirette cezasını çekeceğimizi bildirmiştir. Bu virüs, bunun küçük bir
örneğidir.
ALLAH KADİR?DİR, CABBAR?DIR.
Allah bizlere günde beş defa namaz kılmamızı emretmiştir. Namaz
için önce abdest almak, abdest alırken ise kuru yer kalmamasına ve
kirlerin uzaklaşmasına dikkat etmemizi emretmektedir. Bugün
namaz kılmayan pek çok insan, ellerini değil beş kez belki on beş kez
yıkamaktadır. Bu da gösteriyor ki, Allah her şeye gücü yeten
Kadir?dir, Allah her istediğini zorla yaptırabilecek Cabbar?dır.
CAMİİ ADABINA UYGUN HAREKET ETMEDİK.
Bizlere namaz kılmayı emreden Rabb?imiz camilere ve mescitlere
toplu halde girmemize izin vermemektedir. Cuma namazlarını
kıldırtmıyor, büyük ihtimalle teravih namazları da toplu olarak
kılınamayacak. Acaba bizler namaz için evden ya da işyerimizden
çıktığımızda Allah?ın hoşuna gitmeyecek hangi hareketleri yaptık ta
Allah bizleri evlerine kabul etmiyor? Ezan okunduğu halde cami
avlusunda oturmaya devam mı ettik? Kur?an okunurken dinlemek
farz olmasına rağmen sohbet mi ettik? Hutbe dinlemek farz iken cep
telefonlarıyla mı oynadık? Gıybet ve dedikodu büyük günahlardan
olmasına rağmen, bunları cami avlusunda dahi yapmaktan
çekinmedik mi? Faiz haram olmasına rağmen, faizsiz ekonomi olmaz
mı dedik? Allah?ın kanunlarına aykırı onca kanun çıkarken bunlara
sessiz mi kaldık? Allah topluca Allah?ın ipine sarılın derken, bir
birimizin kuyusunu mu kazmaya çalıştık?
HER KOYUN KENDİ BACAĞINDAN ASILMIYOR.
Yine bu virüs bizlere göstermiştir ki; ?her koyun kendi bacağından
asılır? sözü, her olay için geçerli değildir. Taa Çin?in bir şehrinde
çıkan hastalık tüm dünyayı etkilemiştir. Temas ettiği bütün
insanlarda etkisini göstermektedir. Bazıları bu etkiyi
geçiştirebilmekte, bazıları da hasta olmaktadır. Tıpkı bunun gibi
ahlaksızlıklar da bulaşıcıdır. Bunun için bizler ?beni ilgilendirmez,
alan razı veren razı? gibi düşüncelerden uzak durmalıyız.
Gördüğümüz hataları gücümüz nispetinde elimizle, dilimizle
engellemeye çalışmalıyız. Yoksa musibet ve bela toplu olarak
gelecektir. Yeni adil bir dünya kurulması için hepimiz gayret
etmeliyiz.
YATAY MİMARİNİN ÖNEMİ DAHA İYİ ANLAŞILIYOR.
Virüsün yayılmasını engellemenin en etkili yolu sosyal izalasyonu
sağlamak, evde kalmak olduğu belirtilmektedir. Evde kalan insanın
zamanla canı sıkılacaktır. Televizyon ve internette bir yere kadar. Bir
noktadan sonra insanlar psikolojik destek almak zorunda
kalmaktadır. Bu desteği sağlamak için yeni oluşumlar ortaya
çıkmaktadır. Halbuki insanlarımıza 10 kat 20 kat binalarda değil,
2?şer katlı ve 100 m2 bahçeli evlerde oturma imkanı
sağlayabilseydik, bugün bu süreç daha kolay atlatılabilirdi. Yatay
mimarinin önemi bir kez daha ortadadır. İnsanlarımızın bir bahçesi
olsa, orada toprakla, bitkiyle meşgul olsa, bir köşesinde kümesi olsa
stres diye, can sıkıntısı diye bir problemimiz kalmazdı.
TOHUM DESTEĞİ İÇİN GEÇ KALINDI, ŞİMDİ YAKIT, GÜBRE VE İLAÇ
DESTEĞİ LAZIM.
Sokağa çıkma kısıtlaması olması durumuna karşı insanları doğal
olarak en çok satın aldıkları şeyler, gıda maddeleridir. Bu da
göstermiştir ki, insan için birinci öncelik gıdadır. Gıda deyince de
tarım ve hayvancılık önceliklidir. Bir tarım ülkesi olan ülkemizde,
tarım ve hayvancılığa verilmesi gereken destek, yıllardır verilmemiş
bunun sonucunda her türlü tarım ürününü ithal etmek zorunda
kalmıştık. Bugünden itibaren yaşananlardan ders çıkartılarak, tarım
ve hayvancılığı gerçek manada destekleyici politikalara acilen
geçilmelidir. Sayın tarım bakanı bir açıklamasında tohum için %75
destek vereceklerini söylediler. Sayın bakan şu anda tohumların
büyük kısmı toprakla buluştu. Tohum desteği için teşekkür ederiz.
Ancak bu destek daha önce yapılmalı idi. Şimdi ihtiyaç olan olan
yakıt desteğidir, enerji desteğidir, gübre ve ilaç desteğidir. Bu destek
açıklamalarını sizden beklemekteyiz.
HALK CAN DERDİNDE İKEN DAHA DİKKATLİ HAREKET EDİLMELİ.
Geçtiğimiz hafta sonu alınan sokağa çıkma kararının çok geç ilan
edilmesinin doğurduğu kargaşanın bizleri hayretler içinde bıraktığını
ifade etmeden geçemeyeceğim. Ümit ederiz ki bunun bedeli ağır
olmaz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifası, eğer yaptığı
hatanın sorumluluğunun gereği olarak yapılmışsa takdir etmemek
mümkün değildir. öyle ise onurlu bir davranış olarak gördüğümüzü
de ifade etmek isterim. Ancak bu sıkıntılı günlerde siyasi istikbal ve
ya parti içi güç yarışı gibi hesaplarla yapılan hareket ise bu ayıptır.
Millet can derdinde iken bunların zamanı değildir. bir de şurası var
ki, istifa etmeyi düşündüğünüzde Cumhurbaşkanına telefonla
durumu bildirirsiniz, o da kabul ederse açıklarsınız. Kabul etmez ise
görevinize devam edersiniz. Kimse bu işi duymaz. Yok ben kesin
istifa edeceğim diyorsanız da görevi kabul etmemeniz gerekir. Allah
hakkımızda hayırlısını versin.
SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLEMEYİŞİNİN SEBEBİ ?PARA?
İMİŞ.
Bu virüs ülkemizde ilk göründüğü andan itibaren bir tarih
belirlenseydi mesela 21 Mart?tan itibaren 15 gün sokağa çıkma
yasağı ilan edilseydi bu süreç çok daha hızlı ve hasarsız
atlatılabilirdi. Bu yasak açıklanmadan önce ise her vatandaşımıza
1000 lira maddi destek sağlanarak vatandaşımızın ihtiyaçlarını
alabilmeleri sağlanacaktı. Neden böyle bir şey yapılamadı diye hep
düşünürdüm. Sayın İbrahim Kalın açıklamış ki; ekonomimiz buna
müsait değilmiş. Hani güçlü ekonomimiz vardı? biz her defasında
uyarmıştık; yol, köprü, tünel karın doyurmaz, asfalt-beton yenmez,
ülke bu yatırımlarla güçlenmez diye. Ama siz devlet üretim yapmaz
diyordunuz. Şimdi ise okullarda dezenfektan üretiyorsunuz, maske
imal ediyorsunuz.
MASKE, TC. KİMLİK NUMARASIYLA DAĞITILABİLİR.
Maske demişken vatandaşın çoğu hala maske bekliyor. Maske
ücretsiz olacak, biz dağıtacağız demiştiniz. Önceden pahalı da olsa
alınabilen maske, şimdi para ile de alınamıyor. Sağlık bakanlığı kod
gönderecekmiş. Ne gereği var? TC kimlik numarası ile 20 ile 65 yaş
arası vatandaş eczaneden, belirli sayıda alabilsin. Bunu dahi
yapamıyorsak yazık doğrusu.
SAADET PARTİSİ OLARAK HÜKÜMETE 14 MADDELİK ÇAĞRIDA
BULUNUYORUZ.
Nasıl ki Koronavirüs ile mücadelede karantina ve tedbirler
konusunda 14 rakamı önemsendiyse, ben de şimdi milletimiz adına
size 14 maddelik bir çağrıda bulunmak istiyorum. İnanıyorum ki bu
14 maddelik çağrımız da ülkemizin geleceği için o kadar önemli ve
hayatidir.
1. Bu kriz, bir halk sağlığı krizi olarak ortaya çıkmışsa da, ekonomik
ve sosyal yönü çok ağırlıklı olan bir krizdir. Bu sebeple meseleyi çok
boyutlu ele alıp, aklı selim ile bir ?Halk Sağlığı ve Ulusal Ekonomi
Programı? hazırlayıp daha fazla zaman kaybetmeden hayata geçirin.
2. Bilmelisiniz ki, yaşanan bu büyük kriz ancak birlik, beraberlik ve
akl-ı selimle atlatılabilir. Bu sebeple lütfen ülkede barış ve huzur
ortamını temin edecek bir dil ve üslup kullanınız. Asla unutmayınız
ki birlik ve beraberliğin inşasında en önemli sorumluluk bizzat
iktidarındır, yani sizindir.
3. Lütfen israfı artık durdurun. Çünkü zaman itibar kazanma zamanı
değil, milletin derdine çare bulma zamanıdır. Kamunun elindeki tüm
imkân ve kaynakları, bu süreçte, sadece milletin ihtiyaçları için
seferber edin. Çünkü devlet, sadece milleti için vardır.
4. Kriz yönetimleri ancak ehil insanlar eliyle yapılırsa başarılı olur.
Bu sebeple görevlendirmelerde torpil ve iltiması değil, ehliyet ve
liyakati esas alın.
5. Ülkede diyalog ortamını bir an önce oluşturun. Muhalefeti
itelemeyin, bir kere olsun kucaklamayı deneyin. Çifte standart değil
adalet ile hareket edin.
6. Üstünlük ve kibir tavrından vazgeçin. Tevazu sahibi olun. Görevi
üstlendiğiniz yılları hatırlayın; baskı ve tahakkümü değil, insan
hakları ve hürriyeti önemsediğinizi gösterin.
7. Kriz ortamını siyasi fırsata çevirme çabasına girmeyin, fırsatçılığa
müsaade etmeyin. Bu mücadeleyi sulandıracak her türlü yanlış
tutum ve eylemden uzak durun.
8. Verdiğiniz IBAN numarasını geri çekin, siz IBAN numarası isteyin.
Bu süreçte kimsenin aç ve açıkta kalmayacağının umudu olun.
9. ?Biz Bize Yeteriz? kampanyasını sürdürmekte kararlıysanız
toplanan yardımların yönetimi ve denetimi için, özel bir 'fon
yönetimi' oluşturun. Bu fonun yönetiminde TBMM?de temsil edilen
tüm partilerden birer temsilci de bulundurun. Böyle bir adım,
kampanyaya olan güveni arttırmakla kalmayacak, göreceksiniz,
birlik ve beraberliğimizi de pekiştirecektir.
10. Belediyeler seçimle işbaşına gelmiş, halka en yakın kurumlardır.
Belediyelerle kampanya yarışına girmek, onların hesabına bloke
koymak yerine, mağdur olan vatandaşlarımıza en hızlı ve en
kapsamlı şekilde ulaşmak için çaba harcayın. Merkezi yönetim ile
belediyelerin çatışmasını değil, eş güdüm halinde çalışmasını
sağlayın.
11. ?Evdeyim ama açım? diyen insanlara, devletin sopasını değil,
şefkat ve merhamet elini uzatın. Böyle bir dönemde bu milletin
görmek isteyeceği en son şey baskı ve tehdittir. Bilin ki millet böyle
uygulamaları asla unutmaz.
12. Kapanan iş yerleri ve esnafın kira harcamalarını Hazine
Bakanlığı'nca karşılayın. Çiftçilerin borçlarını tümüyle yeniden
yapılandırın. Başta çiftçi ve besiciler olmak üzere, küçük ve orta boy
işletmelere faizsiz ve uzun vadeli kredi imkanı getirin. Çiftçinin
girdilerindeki (tohum, mazot, gübre vs.) vergileri bütünüyle kaldırın.
13. Ülkenin zor duruma düşen stratejik müesseselerinin, yabancılara
peşkeş çekilmesine asla fırsat vermeyin.
14. ?İşsizlik Fonu? bugünler için vardır. Bu fonu, kimsenin işsiz
kalmayacağının garantisi olarak hayata geçirin. Bu ülkenin her bir
vatandaşına, ayrım yapmaksızın, 1000 TL 'karşılıksız nakdi destek'
verin.
Biz bütün bunları bir dostluk gereği olarak dile getirdik. Biliyoruz ki
bazı ifadeler sizleri üzmüştür. Ama, siz de bilesiniz ki, dost, sadece
dost acı söyler. Son olarak, Şeyh Edebali?nin meşhur sözünü
hatırlayın; ?İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!?
Şüphesiz gerçek güç ve kudret sahibi Cenab-ı Allah?tır. Bu günler
elbette atlatılacaktır.
CEZA İNFAZ DÜZENLEMESİ TAM BİR GARABET.
Geçtiğimiz hafta ceza infaz düzenlemesi yapıldı. Hukukçuların
söylediğine göre bu düzenleme özetle, devlete karşı olan suçlar af
edilmiyor, şahıslara karşı olan suçları devlet af ediyor. Halbuki tersi
olmalıydı. Yüce Allah kul hakkını kendisi af etmeyip, mağdur olan
kul ile helalleş derken, devlet nasıl af ettim diyebilir. Dolandırıcısı,
suç örgütü kuranı, katili af ediliyor ama siyasi görüşünü ve ya
düşüncesini açıklayan sırf hükümetin hoşuna gitmiyor diye af
edilmiyor. Allah sonumuzu hayretsin.
31 MART?TAN SONRAKİ BAZI GELİŞMELER.
Belediye başkanı Sayın Mehmet Zeybek bey, geçtiğimiz bir yılı
değerlendirmiş. Biz de birkaç cümleyle değerlendirelim. Afray?dan
söz etmiş. Bahsettiği güzergah Şuhut Kavşağı- Özdilek ve Şuhut
Kavşağı- ANS olarak ifade edilmiş. Ama biz biliyoruz ki, birinci etap
olarak söylenen güzergah Gar- ANS idi. Biz buna yolcu olmayacağı
için karşı çıktık. Sonradan buraya Park Afyon dahil edildi. Park
Afyon?un yolcu olarak mutlaka katkısı olacaktır. Ancak bu istenen
düzeyde olmaz. Sayı vermiyorlar, maliyet açıklamıyorlar. Mesela bu
güzergahta kaç yolcu taşımayı hesap ediyorsunuz? Bu güzergahın
TCDD?ye ve Afyonkarahisar belediyesine maliyeti ne kadardır? Bu
maliyeti ne kadar sürede amorti edecektir?
Askeri hava alanının sivil uçuşlara açılması üzerinde duruyor. Zafer
Hava Limanı bilindiği gibi yolcu garantili yaptırılmıştı. Şu anda bile
milyonlarca lira zarar ederken, askeri hava alanını sivil uçuşlara
açtığımızdaki zarar nasıl karşılanacak? Bu konuda bir açıklama yok.
Teleferik ihalesinde yıllık 140 bin yolcu garantisi verdiniz. Bu
rakamın çok yüksek olduğunu defalarca söyledik. Prensip olarak
yolcu-müşteri garantili işlere karşıyız. İhale yapılamadı. Ancak hala
yapacağınızı söylüyorsunuz. Tekrar söyleyelim, müşteri garantisi
vermek birilerini memnun ederken, halkımızdan haksız yere para
almaktır, kul hakkıdır.
Sayın başkan sıkça Millet Bahçelerinden söz etmiş. Çay bedava
olacak bunu söylüyorsunuz, şunu bilin ki aç karna çay gitmez. Bunun
için istihdam oluşturacak projelere ihtiyacımız var.
Coğrafi İşaret ve Gastronomi Şehri güzel şeyler. Ancak biz trafik,
yani ulaşım sorununu çözmezsek çok fazla bir anlamı olmaz.
Sayın başkanında çok iyi bildiği gibi Afyon?umuzun birinci problemi
ulaşımdır. Ne yazık ki geçtiğimiz bir yıl içerisinde neredeyse hiçbir
şey yapılmamıştır.
Bütün bunları söylememizin amacı, yanlış gördüğümüz konuları
düzeltmek, hatalara dikkat çekebilmek, iyinin, güzelin, doğrunun ve
faydalının yapılmasına yardımcı olmaktır. Kendimi bulunmaz ?Hint
Kumaşı? gibi görmüyorum. Aksine sıradan, kendi halinde bir insan
olduğumu düşünüyorum. Gördüğümüz hataları, problemlerin
çözüm yollarını, partimin görüşlerini açıklamak bizim inancımızın
gereğidir. Beğenen görüşlerimizi alır, beğenmeyen almaz.
Beğenmeyene kızmayız. Bildiğimiz doğruları kınayıcının kınamasına
aldırmadan söylemeye devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor hayırlı günler,
hayırlı ramazanlar diliyorum. Allah ülkemizin, milletimizin ve bütün
insanlığın yâr ve yardımcısı olsun.
Saadet Partisi merkez İlçe
Başkanı Orhan Arslan.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —