Bilişsel Davranışçı Terapi ekolü olaylar hakkındaki düşünce, algı ve yorumlamalarımızın nasıl hissettiğimiz üzerinde büyük etkileri olduğunu savunur. Olaylara yüklediğimiz anlamlar ve düşünce şekillerimiz, mutlu, neşeli, enerjik… ya da karamsar, üzgün, pişman… gibi duygu durumlarımızın oluşmasını sağlar. Aslında özetle duygularımız, kendimize verdiğimiz mesajlardan doğar.
Yapılan araştırmalar günde yaklaşık 10.000 tane düşüncenin zihnimizden akıp gittiğini söylüyor. Peki bu kadar çok düşüncenin gerçekçi olması ve doğruları tam isabet tutturması mümkün mü? Bu sorunun cevabı hayır. Zihnimize otomatik olarak gelen pek çok düşüncenin içeriğine baktığımızda biz Bilişsel Davranışı Terapi uygulayıcılarının sıkça gündeminde olan Bilişsel Çarpıtmaları görürüz.
Bilişsel çarpıtmalar, otomatik düşünceler, düşünce hataları ya da artık tüm bunların yerine geçmiş daha iyi bir ifade olan düşünce yanlılıkları, olaylara yüklenen daha az gerçekçi olabilecek, olumsuz ve genelde en kötüye yorulan düşüncelerdir. Örneğin toplumumuzda en çok görülen düşünce yanlılığı olan zihin okumadan bahsedelim. Bu bilişsel çarpıtmada diğer kişinin düşüncelerini okuduğumuza kesin olarak eminizdir, buna inanırız. Örneğin, “gelmediğine göre beni beğenmedi” “beni aramadı çünkü benim önemli olmadığımı düşünüyor” vb. gibi düşüncelerle karşımızdakinin ne düşündüğünü bilmeden olumsuz bir yorumlama ile düşünceyi sanki gerçekmiş gibi algılarız. Bunun sonucunda beğenilmeyen, önemsiz biri gibi hissedebiliriz. Ve bu durum davranışlarımızı da etkileyerek kendimize olan güvenimizi, kendimizle ilgili inançlarımızı olumsuzlaştırarak sosyal ortamlarda kaygı yaşamamıza sebep olabilir.
Peki tüm bu zihnimize gelen on bine yakın düşünceyi durdurabilir ya da yok edebilir miyiz, hayır.. Yok etmeye çalışmak sonuç vermeyen bir çabadır. Tüm bu düşünceleri ve sonucunda oluşan duygularımızı fark edip, bu düşünme şekillerimizi dönüştürmemizle birlikte duygu durumumuzda, üretkenliğimizde, stresle başa çıkmamızda derin ve sürekli değişiklikler oluşturabiliriz. Otomatik düşüncelerimizin yerine ürettiğimiz sağlıklı ve işlevsel olan düşünceler ile depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompulsif bozukluk gibi psikopatolojilerin tedavisi sağlanacağı gibi; iç huzur, stres yönetimi gibi konularda da olumlu sonuçlar elde ederiz.
Otomatik düşüncelerin ve içeriklerinin dönüşümü, bunun sonucunda da İyi Hissetmek mümkündür. Terapi ve kendi kendine yardım kitapları bu alanda yardımcı olacak etkili yöntemlerdendir.
İyi hissetmenin en işlevsel yollarından biri olan ve olumsuz tesiri olmayan bu düşünme sanatını uygulamaya koymak için psikolojik kökenli bir rahatsızlık olmasını beklemeden harekete geçmek bile yeterince iyi hissettirecektir ��� Sağlıklı günler dilerim.