GÜNDEM 31.12.2019 14:10:03 0
İSLAM MEDİYETİNDE NOEL KUTLAMALARI YOKTUR.
   Yarın 31 Aralık 2019. Yılın son günü. Miladi takvimi kabul etmemiz ve bu takvimi kullanmamız nedeni ile bir yıl bitiyor. Yeni bir yıl başlıyor. Hristiyanların inançlarına göre çok önemli bir gün. Ancak bizim inancımızda bir önemi yok. Kullandığımız takvime bir yıl değişiyor, hepsi bu. Peki neden bu kadar eğlence! Bir yılın bitmesi ya da yeni bir yılın gelmesi neden bu kadar mutlu! ediyor bizleri?  Bugün yaşadığımız sıkıntıların pek çoğunun sebebi batıya olan hayranlığımızdır. Batının her yaptığını koşulsuz ve sorgusuz kabul edişimizdir. Onlara benzemekle daha mutlu ve daha müreffeh bir hayat yaşayacağımız düşüncesiyle hareket etmemizdir. Elbette ilim ve fende batının ileri uygulamalarından faydalanabiliriz. Ancak giyimi, yemeği, yaşam tarzları bizi etkilememeli. Unutulmamalıdır ki  güzel olan ne varsa İslam?dadır. Bugün batılıların yaşadığı güzel hasletlerin hepsinin kaynağı İslam?dır. Şimdi biz bu mükemmel dini bir kenara bırakıp, tahrif edilmiş bir dinin saçma sapan yaşayışlarını taklit ediyoruz. Yeryüzünde en fazla alkol alınan gün yılbaşıdır. En fazla kumar oynanan gün yılbaşıdır. En fazla zina edilen gün yılbaşıdır. En fazla suç işlenen gün yılbaşıdır. Diğer taraftan Ramazan ayının denk geldiği ay en az suç işlenen ay, Bayramı günleri ise en az suç işlenen günlerdir. Bu bile bizim medeniyetimizin ne kadar üstün olduğunu göstermeye yeterlidir. Mükemmel bir dinin mensupları olarak, bir Hristiyan adeti olan Noel kutlamalarından uzak durmalıyız.    CUMHURBAŞKANI?NIN ?JEST?İ 300 TL?NİN NERESİNDE?    2020 yılı için asgari ücret rakamları 2324 tl olarak açıklandı. Yaklaşık % 15 zam yapılmış oldu. 2019 yılı  içerisinde yapılan elektirik, doğalgaz, akaryakıt ve gıda zamları göz önüne alındığında zaten verilenden daha fazlası alınmış durumda. Yani yapılan zam, daha ele geçmeden alınmış durumda. Dolayışla asgari ücretlinin alım gücü her yıl biraz daha düşüyor. 2002 yılında bir asgari ücret maaşı ile yaklaşık 7 çeyrek altın alınabilirken, bugün 5 çeyrek altın bile alınamıyor. Nerede zam? Öte yandan Cumhurbaşkanı?mız bir jest yapacağını söylemişti. 300 tl?lik artışın ne kadarı jest?  Bir kısmı mı? Tamamı mı? Ya da jest daha sonra mı ilave edilecek? Bu konuda da bir açıklama yapılırsa kamuoyu aydınlanacaktır.    DIŞ ÜLKELERE BORCUMUZ YOKSA 137 MİLYAR TL NEYİN FAİZİ?    Geçtiğimiz günlerde 2020 bütçesi kabul edildi. Bu bütçede yatırımlara ayrılan miktar 60 milyar iken, faize ayrılan miktar 137 milyar tl. IMF?ye borcumuz bitti diye şov yapanlara sormak istiyoruz. Hani bizim dış ülkelere borcumuz bitmişti? Hani IMF bizden borç istemişti de sizde arkadaşlarınıza ?verin? demiştiniz? Eğer söylediğiniz gibi borcumuz bittiyse faizi neden veriyoruz? Borcu olmayan faiz öder mi? Buradan sizi uyarıyoruz, milletimizi kandırmayı bırakın. Bir an önce üretim yatırımlarına dönün ve faizi bir dünya gerçeği olarak değil kaldırılması d-gereken bir mikrop olarak görün.    UYGUR TÜRKLERİ PARTİLER ARASI BİR SORUN DEĞİL, PARTİLER ÜSTÜ BİR SORUNDUR.    Uygur Türkleri hala kanayan yaramız olmaya devam ediyor. Buradaki zulüm derhal durdurulmalıdır. Bu zulmün durması için ihtiyaç duyulan şey dik bir duruştur. Diklenmeden dik bir duruş. Bizim kardeşlerimize yapılan bu zulüm devam ederse biz sizden mal almayız demek bile Çin?e geri adım attırır. Çünkü Çin ürettiği ürünlerin büyük bir kısmını İslam ülkelerine satmaktadır. Bu tür konular bütün siyasi partilerin ortak kaygısı olmalıdır. Böyle bir meselede parti ayrımının yapılması doğru olmaz. Ne yazık ki meclise Uygur Türkleri araştırma komisyonu kurulsun önergesi geldiğinde ortak kaygı ile değil partizanlıkla hareket edilerek Ak Parti ret, MHP çekimser oy kullanarak önerge ret edilmiştir. Gerekçe olarak ise MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül, ?MHP muhalafetten gelen hangi araştırma önergesi varsa, bunları kendi siyasî anlayışı içinde desteklememe kararı vermiştir? diyor. İşte biz tam olarak bunun yanlış olduğunu söylüyoruz. Doğru kimden gelirse gelsin kabul etmeli, yanlış kimden gelirse gelsin kabul etmemeliyiz. Bu anlayışla hareket etmeyip, bizimkiler ne söylerse doğrudur, karşıdakiler ne söylerse yanlıştır anlayışıyla hareket edersek, iflah olmamız mümkün değildir.     KANAL İSTANBUL?U SİYASİ OLARAK DEĞİL, HESAPLAMALAR VE ARAŞTIRMALARA GÖRE TARTIŞMALIYIZ.    Kanal İstanbul projesinin doğru bir proje olmadığını düşündüğümüzü belirtmiştik. Bir proje ortaya konulurken tartışılması gereken kar ya da zarar olmalıdır. Bu projenin maliyeti ne olacak, iş bitiminde ne kadar getirisi olacak? Çevreye faydası ya da zararı ne olacak? Tartışılması gerekenler bunlar, tartışması gerekenler de bilim adamları olması gerekirken, tartışanlar siyasetçiler, tartışılan konular ise beka ve millilik olmaktadır. Sayın Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde Kanal İstanbul?a karşı çıkanları ?Gayri Milli? olarak nitelendirmiş. Ancak  2011 yılında MHP?nin Bayrampaşa Seçim Yönetim Merkezinin açılış programında Kanal İstanbul Projesi ile ilgili, "Güya yeni bir kanal açıyorlar, adına da ?İstanbul Kanalı ve bu bir çılgın proje? diyorlar. Bu, soygun düzenini çılgınca sürdürecek bir projedir." demişti. Sayın Bahçeli o yıllarda ?gayri milli? miydi? O günlerden sonra ne değişti de bugün projeyi destekler hale geldi?    ATATÜRK HAVA LİMANI?NIN ZARARINI MİLLET Mİ ÖDEYECEK?    İstanbul Havalimanı?nın 6 Nisan 2019 tarihinde açıldı ve Atatürk Hava Limanı uçuşlara kapatıldı. Buna bağlı olarak, Atatürk Havalimanı?nı 3 Ocak 2021?e kadar işletecek olan şirket, kira sözleşme süresinin bitiminden önce ticari uçuşlara kapanması sebebiyle uğrayacağı kâr kayıplarının hesaplanmasına ve tazminine ilişkin Devlet Hava Meydanları İşletmesi ile ilgili bir süreç başlamış idi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından gönderilen yazı ile işletmeci şirkete 389 milyon Euro yaklaşık 2,6 milyar tl tazmin ödeyeceğini bildirmiştir. Yani Atataürk Hava Limanı erken kapatmamızdan dolayı doğan zarar. bu zararı neden yaptık? İnsanlarımızın ekonomik olarak zor günler yaşadığı, işsizliğin, geçim sıkıntısının en üst seviyede olduğu bu zaman diliminde, milyarlarca zarara sebep olan kim ya da nelerdir? Bu zarara sebep olanlar, zararı tazmin edecekler midir? Yoksa bu zarar milletin yani bizim üzerimize mi kalacaktır?    17 YIL BİR OTOMOBİL YAPMAK İÇİN ÇOK UZUN BİR SÜRE.   Geçtiğimiz günlerde yerli oto sunumu yapıldı. Evvela şunu belirtelim ki biz Saadet Partisi olarak her zaman üretimden ve yerli ve milli olmanın gerekliliğinden söz eden bir parti olmuşuzdur. Bu nedenle yerli olan her üretimi destekleriz. Ancak tasarımını İtalyanların yaptığı söylenmektedir. Bu söylentiler doğru ise bu araca %100 yerli diyebilir miyiz? Ayrıca bu yatırımın süresi için 13 yıl süre verildiği, bu sürenin yetmemesi durumunda yarısı kadar süre uzatılabileceği resmi gazetede yayınlamıştır. Bir araç üretilmesi için bu kadar süreye ihtiyaç var mıdır? Yoksa bu da bir gündem değiştirme oyunu mudur? Daha önceden 2015 yılında TÜBİTAK?IN yapacağı söylenen bir araç vardı. 2019 yılı Cenevre Otomobil Fuarı?nda sergileneceği söylenmişti. O araca ne oldu? Atak helikopterlerinin de %100 yerli ve milli olduğu söylenmişti. Ancak sonradan motorunun dışarıdan alındığı ortaya çıktı. Bütün bunlar göz önüne alındığında biraz temkinli yaklaşmak durumunda kalıyoruz. Her şeye rağmen kendi aracımızı kendimiz üretmemiz için, gerekli çalışmaların başlatılarak bir an önce seri üretime geçilmesini ümit ediyoruz.    HALKIMIZIN GERÇEK GÜNDEMİ EKONOMİ.    Gerek yapılan kamuoyu araştırmaları, gerek bizzat şahit olduğumuz durumlar göstermektedir ki, halkımızın gerçek gündemi ekonomidir. İşsizlik, geçim sıkıntısı, gelir dağılımındaki adaletsizlik. Sonuçta hep ekonomi ile ilgili. Bu yüzden siyasilerimizin ve özellikle iktidarın polemiklerden, laf cambazlıklarından, algılardan ve aldatmalardan vazgeçip, insanımızın gerçek gündemi ile ilgili çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Doktorun iyisin demesi ile ağrı geçmediği gibi, ekonomi iyi, uçuşa geçti demekle de insanımızın cebine para girmiyor. Bir an önce istihdam ve üretimi artırıcı yatırımlar yapılmalıdır. Kanal İstanbul ve Yerli Otomobil ile gündem değiştirilmeye çalışılsa da, halkımızın en büyük sorunu ekonomidir.