Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesaja 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in cumhuriyet hakkındaki "Eğer bana ‘Cumhuriyet nedir?’ diye sorarsınız, size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz." sözlerini hatırlatarak başlayan Uysal, cumhuriyetin kazanımlarına vurgu yaptı.
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı şöyle:
“Çoban Sülü'yü Cumhurbaşkanı yapan, milleti millete amir kılan rejimdir Cumhuriyet”
Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız, Merhum Genel Başkanımız Süleyman Demirel İslamköy'de, doğduğu köyde adına yapılan tesisin açılışında şöyle demişti;
"Eğer bana ‘Cumhuriyet nedir?’ diye sorarsınız, size cevabım şudur: Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."
Tıpkı bu veciz sözlerde anlam bulduğu gibi Cumhuriyet, Türkiye'yi ‘eşit fırsatlar ülkesi’ yapan bir nimettir.
Çoban Sülü'yü Cumhurbaşkanı yapan, milleti yine millete amir kılan rejimin, sistemin adıdır Cumhuriyet.
99 yıl öncesinden bugüne, bugünden yarına baktığımızda, umuttur.
"Kazanmak" demektir.
Milletin ancak kendi riyasetinde, ancak kendi eliyle ve rızası ile kurtuluşa erebileceğini en anlamlı şekilde, tecrübe ile ispat etmiştir.
Cumhuriyet milletin kudretidir.
Daha onca özelliği, sahip olduğu ve sahiplendirdiği değer sayılabilir. Söylediklerimiz bir kenara aklımıza gelen-gelmeyen tüm vasıfları, cumhuriyete düşman olanların aslında neye taraf olduğunu göstermek açısından önemlidir.
‘Fırsat eşitliği’ temelinde dahi değerlendirdiğimizde, içinden geçtiğimiz bu son dönemin hazırlandığı, cumhuriyetin karalandığı sürecin neyi amaçladığı görülmektedir.
Cumhuriyetin hakça pay ettiği adalet, demokrasi ve eşitliği kendilerine ve gayelerine engel olarak görenlerin cumhuriyete düşmanlıklarının sebebini tali unsurlarla açıklamaya çalışmak gereksizdir.
“İktidar sıkıştığında Cumhuriyet diyor, Atatürk diyor”
Cumhuriyet toplumlar için bir basamaktır ancak ayrıcalık bekleyen, şahsi ya da dar imtiyaz beklentisi olan zümreler için muhakkak ki engeldir.
Bu açıdan bakıldığında AKP iktidarının sıkıştığı vakitlerde ‘cumhuriyet’ demesinin, bir riskle karşı karşıya kaldığında ise ‘Atatürk’ diyebilmesinin sebepleri aşikardır.
Geçmişte itikadi birtakım hurafelerle Cumhuriyeti kendileri için risk gören bu zihniyetin, ‘fırsat eşitliği’ mevhumu ile de iktisadi olarak risk şeklinde değerlendirdiği görülecektir.
“Cumhuriyete karşı kara propaganda yürütüyorlar”
Bunca yıl cumhuriyete karşı yürüttükleri kara propaganda nihayetinde 16 Nisan'da acı ve şaibeli olarak, siyasaya değil ancak sayıya tekabül edecek şekilde (görece) başarıya ulaşmıştır.
O günden bugüne, o güne kadar lafzi, "fiili" süren düşmanlık "anayasal" bir hal, cumhuriyet de yara almıştır.
Bugünkü vasatı bir "sistem krizi" olmaktan öte cumhuriyete dair bir sorunsal olarak görmek, kısa süre sonra yaraların sarılması hususunda yardımcı olacaktır.
Mevcut ekonomik ve adli sorunların tamamı, iyi düşünülmüş ve biçilmiş bir rejimin, cumhuriyetin temel vasıflarını kaybetmesi nedeniyledir.
Cumhurun idaresinden keyfi idareye geçişle fırsat eşitliği yerini "birilerinin daha fazla eşit" olduğu bir düzene, üretim araçlarının tekelleşmesine, ancak iktidara akredite olanların "memnun" olduğu bir düzleme taşımıştır.
“Cumhuriyetin zedelenmesi, iktidarzedeler ortaya çıkardı”
Cumhuriyetin zedelenmesi yeni "paşazadeler/beyzadeler" ve nihayetinde iktidarzedeler ortaya çıkarmıştır.
Cumhuriyeti tırtıklayarak başladıkları macerada devleti tırtıklamaya başlayan bir anlayışın düşmanlığı emin olun ideolojik değil ancak ve ancak ticaridir.
Ha keza adalet ve sair kavramlarda da yaşanan bizatihi budur.
“Adaletin başkaları için işlemesine karşılar”
İktidar adalete değil adaletin başkaları için de işlemesine karşıdır. Adalet işleyecekse muhakkak surette kendileri mağdur olmalı, müşteki olarak o davada yer almalıdırlar.
Bu bakımdan adalet isterken geçmişte kendilerinin de kullandığı türlü yöntemleri bugün kullananlar "düşman" ya da hain olarak anılmaya başlamıştır.
“Bir gün herkes adalete ihtiyaç duyacaktır”
Ancak unuttukları iki şey vardır: Birincisi insan fanidir, ikincisi ise bir gün herkes adalete ihtiyaç duyacaktır.
AKP iktidarının "demokrasi" ile ilgili tavrı da bu biçimdedir.
Demokrasi sandığa hapsedilmiştir. Oradan ne sivil toplum içine, ne sokaklara, hatta ne de demokrasini tecelligâhı Meclise çıkmamalıdır.
Cumhuriyet, vatandaşlık hüviyetine sahip herkese söz hakkı verirken AKP çoğunluğa sahip olana söz hakkı vermektedir; elbette çoğunluk kendisindense...
Cumhuriyet nitel bir çıktı sunarken cumhuriyete karşı olanlar nicel bir çıktı ile ilgilenmişlerdir.
Cumhuriyet vasıf üretmiştir, AKP ise sınıf!
Cumhuriyet huzur üretmiştir, AKP kusur.
Cumhuriyet değer üretmiştir, AKP diğer.
Tüm bunlarla birlikte değerlendirildiğinde bu iktidarın cumhuriyete karşı olmasının sebebi ortadadır.
“Cumhuriyet umuttur”
Ancak bilmeleri gerekir ki 99 yıldır olduğu gibi cumhuriyet umuttur.
Milletin yeniden kazanacağına, demokrasinin güçleneceğine, adaletin işleyeceğine ve bu ülkenin yeniden eşitlik, refah ve vasıf üreteceğine dair büyük Atatürk ve arkadaşlarının bizlere miras bıraktığı umudun adıdır.
Cumhuriyetin milletimize verdiği kudret ve umut bu sorunların da üstesinden gelebilmeyi nasip edecektir.
Bu düşüncelerle ve inançla Cumhuriyetimizin ilanının 99. yılını kutluyor, muazzam bir ufuk ile müthiş bir öngörü ve millet sevgisi ile cumhuriyeti bizlere bırakan Devletimizin Kurucusu, birliğimizin ve umudumuzun kurgulayıcısı Aziz Atatürk'ü, kıymetli mücadele arkadaşlarını rahmetle ve teşekkürle anıyorum.
Milletimiz metin, devletimiz kaim, Cumhuriyet daim olsun”.