GÜNDEM 19.11.2019 00:19:13 0
BU PROJELERİN TEK AMACI AİLELERİMİZİ PARÇALAYIP, YOK ETMEK!
Kıymetli basın mensupları, çok kıymetli dava kardeşlerim hepinizi hürmetle selamlıyorum, Esselamü aleyküm.    18 KASIM AVRUPA ANTİBİYOTİK FARKINDALIK GÜNÜ Enfeksiyon hastalıkları sık rastlanan hastalıkların başında gelmektedir. Bu hastalıklara bakteri, virus, parazit ve mantarlar neden olmaktadır. Bu hastalıkların tedavisinde mikropların üremesini durduran ya da onları öldüren  antibiyotikler en sık kullanılanlarıdır. ANTİBİYOTİKLER  FAYDALI BAKTERİLERİ DE ÖLDÜRÜRKEN, VİRÜSLERE HİÇBİR ETKİSİ YOKTUR. Antibiyotikler özellikle gereksiz yere yaygın ve yanlış kullanıldığında vücut da hızla direnç gelişebilir. Antibiyotik direnci, bakterilerin antibiyotik varlığında çoğalabilmeleri ve canlılıklarını sürdürebilmeleri durumudur. Antibiyotik kullanımı arttıkça doğal olarak bakterilerle antibiyotiklerin karşılaşmaları artacak ve bakteriler antibiyotikli ortamda yaşamaya uyum sağlayacaklardır. Başka bir deyişle antibiyotikler vücut daki bakterileri öldüremeyecek ve dirençli bakterilerin oluşturduğu enfeksiyonlar hayatı tehdit eder duruma gelecektir. Ayrıca antibiyotikler sadece zararlı bakterileri değil faydalı bakterileri de öldürmektedir. Sonuçta tedavi süreci daha uzun ve zor olmaktadır. Bu sebeplerden dolayı  mecbur olmadıkça kullanılmamalı, zorunlu hallerde doktorun tavsiye ettiği doz ve zaman kadar kullanılmalıdır.    BU PROJELERİN TEK AMACI AİLELERİMİZİ PARÇALAYIP, YOK ETMEK! Aile,   Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk?un verdiği bilgilere göre, Ankara, İstanbul ve İzmir?de çocuğuyla birlikte ikamet eden, sigortalı işçi statüsün de tam zamanlı çalışan, 24  aylık çocuğu olan ve 36 ay çocuk bakımını kapsayan, çalışan anne desteği kapsamın da aylık yaklaşık 1300 lira (200 avro), engelli çocuğu olan annelere ise aylık 1625 lira (250 avro) civarında mali destek sağlanacak. Bu destek anneler üzerinden belgeli bakıcılara aktarılacak. Proje desteği 3 yıl devam edecek. Daha önceden yapılan başka bir açıklamada ise, sigortalı çalışan annelere, çocuklarını kreşe göndermeleri için 650 tl yardım yapılacağını duyurmuştu. Kendisi de bir kadın ve bir anne olan sayın bakana sormak istiyoruz, sayın bakan bu desteklerle aileyi güçlendirdiğinizi mi düşünüyorsunuz? Sertifikalı bakıcıların bebeğe annesinden daha iyi bakacağını mı düşünüyorsunuz? Belki bazı yerlerde bakıcının bilgisi daha iyi olabilir ama anne sevgisini, merhametini, şefkatini ve sıcaklığını vermesinin mümkün olamayacağını bilmiyor musunuz? Biraz empati yaparsak, siz bir bebek olsanız ve size sorsalar, anneniz mi baksın yoksa bakıcı mı deseler, ne cevap verirdiniz? Bir kadının ailenin temeli olan sevgi, merhamet ve şefkat duygularını en aza indirecek bu projeleri uygulamasına inanamıyoruz. Bu uygulamaları yapacak bakanlığın adı aile bakanlığı değil, olsa olsa aileyi parçalama bakanlığı olur. Kendilerini buradan uyarıyoruz. Bu uygulamalardan derhal vazgeçin. Anne ve çocuk için bir şeyler yapmak istiyorsanız, 60 aylık çocuğu olan ve evde çalışan, yani ev hanımı olan annelere maddi destek sağlayın. Ama biz biliyoruz ki yapılan çalışmaların amacı kadına destek vermek değil, kadını mutlu ve huzurlu ev ortamından çıkartmak. Kadına fırsat eşitliği, kadına özgürlük, kadına şiddetin önüne geçmek gibi süslü lafların arkasında gizlenen gerçek, aileyi parçalamak ve bu insanları küresel şirketlere köle yapmaktır.    Toplumumuzda ne yazık ki geçim sıkıntısından dolayı intihar haberleri gelmektedir. Sayın bakana sosyal hizmetler bakanı olmasından dolayı sormak istiyoruz, topluca intihar eden bu ailelere sosyal yardım yapılıyor muydu? Aileler hakkında bir araştırma yapıldı mı? Bu konularda herhangi bir çalışmanız var mı? Yoksa tek düşünceniz anneyi evden çıkarmak mı?    VARLIK FONU MU, KUMAR FONU MU? Bu ülkenin birikimlerini değerlendirme iddiasıyla kurulan Türkiye Varlık Fonu, at yarışları düzenleme ve yurt içi ile yurt dışında düzenlenen at yarışları üzerine bahis kabul etme lisanslarına ilişkin hizmet alım sürecine başladı. Yani Varlık Fonu, at yarışı üzerine bahis oynatarak hem kumarı yaygınlaştıracak hem de bu ülkenin ?varlığına? kumar parası bulaştıracak! Fon, bahis sektörünü güçlendirmek(!) ve devlet kasasına daha fazla kumar parası sokmak için varlığımızla kumar oynayacak! İnancımıza göre kumar haramdır ve bir kazanç kapısı olarak görülemez. Haram paranın olduğu yerde bereket olmaz, huzur olmaz, saadet olmaz. Haram parayla dindar nesil yetişmez. Necmettin Erbakan Hocamız Allah rahmet eylesin iktidar olduğu dönemde, Milli Piyangodan gelen paralar için ?ben kumar parasını memur maaşı olarak veremem, onları memur maaşlarına karıştırmayın, park bahçe falan yapın? demişti. Yeri geldiğinde Erbakan?ın talebeleriyiz diyenler, biz de milli görüşçüyüz diyenler, milletin helal parasına haram karıştırmaktan çekinmiyorlar. Buradan uyarıyoruz, ne faizle ne de kumarla ekonomi düzelmez.    RABİA NAZ VATAN OLAYI ACİLEN AYDINLATILMALI, SUÇLULARA GEREKEN CEZA VERİLMELİDİR. Düşünün bir gün çocuğunuz kapınızın önünde ağır yaralı halde duruyor. Hastaneye götürüyorsunuz ve hayatını kaybediyor. Neden olduğunu sorduğunuzda intihar ettiğini söylüyorlar. Ama siz biliyorsunuz ki kızınızın intihar etmesini gerektirecek hiçbir sebep yok. Ne olmuş, işin aslı nedir diye araştırmaya başlıyorsunuz. Akıl sağlığı yerinde değil diyerek sizi akıl hastanesine yatırmaya çalışıyorlar. olayın peşini bırakmıyorsunuz, her ortamda sesinizi duyurmaya çalışıyor, nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Bir gazeteci ve bir belgesel yapımcısı olayı incelemek için geliyorlar. Gelenler göz altına alınıyor. Baba olarak durumu açıkladığınız için, gazeteci ve belgeselci ile  sizi de göz altına alıyorlar. Eşiniz açıklama yapıyor. Eve polis gönderiliyor. Kısaca anlatmaya çalıştığımız bu hikaye tamamen gerçek ve bizim ülkemizde Giresun, Eynesil ilçesinde yaşanmış Rabia Naz?ın babası Şaban Vatan?ın hikayesidir. İnsan inanmakta güçlük çekiyor. Bir devletin en önemli görevi vatandaşının can güvenliğini sağlamak değil mi? Bir nehir kenarında bir kurt, bir kuzuyu kapsa, onun hesabını İlahi Adalet bizden sorar diyenler, bu çocuğun hesabını nasıl vereceksiniz? Neden olayı aydınlat mıyorsunuz? Gerçekleri kim gizliyorsa, sorumlular ve suçlular kimse neden ortaya çıkar mıyorsunuz? Hak ettikleri cezayı vermek için neden çalış mıyorsunuz? Bu olaya kimler dahilse, kimlerin sorumluluğu varsa derhal ortaya çıkartılmalıdır. İster vekil, ister bakan arkasında kim olursa olsun vicdanları rahatlatacak bir ceza verilmelidir. Herkesin başına gelebilecek böyle bir olayda, vatandaşın adalete güveni sarsılmamalıdır. İKTİDARIN YANLIŞLARINI SÖYLEMEK SUÇ OLMAMALI! Bir gazetede Türkiye?deki ekonomik duruma ilişkin olumsuz bilgi paylaşan ve eleştiri getirenlere hapis cezası verilmesinin önünü açacak yeni düzenlemelerin yolda olduğu yönünde bir yazı yayınlandı. Halkımızın moralini yüksek tutmak elbette önemli. Ancak gerçekler acı ise acı diye söylememek de olmaz. Yalan haber yapıp, insanların boş yere canları sıkılmasının önü kesilsin. Ama gerçeklerin üstü kapatılma yoluna gidilmesi asla doğru olmaz. Ayrıca şu da düşünülebilir, ekonomi kötü iken iyi diye haber yapanlar da ceza alacak mı? Sonuçta bu da bir yalan haberdir. Burada amaç muhaliflerin sesini kesmek diye bir düşünce oluşuyor insanda. İktidara sesleniyoruz, ülkede işler yalakalara değil, bu yanlış diyenlere kulak verdiğimizde düzelir. EYT?LİlLERİN HAKKI ZARAR DEĞİLDİR. Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ?Tutturmuşlar erken emeklilik. İskandinav ülkelerinin hepsi bu sistemle battı. Arkadaşlarıma söylüyorum; beni bu yola asla teşvik etmeyin. Ülkeme zararı olan şeyde asla yokum. Seçim kaybetsek de yokum.? dedi. Sayın Cumhurbaşkanı sarayın giderlerinin artırılması bu ülkenin zararına değil mi? İşsiz sayımız artarken fabrikaları satmak ülkemizin zararına değil mi? Çok daha ucuza yapılabilecek iken daha pahalıya ve yolcu garantili hava alanları, araç garantili yollar ve köprüler ülkemizin zararına değil mi? Ailelerimizi parçalayan İstanbul sözleşmesi ülkemizin zarına değil mi? Çiftçimizi bitiren tarım kanunları ülkemizin zararına değil mi? Bunlar ve daha fazlası ülkemizin zararına değil, yeterli prim olduğu halde, hakkını isteyen milyonlarca insan ülke zararına öyle mi? Halbuki bu insanlar maaşlarını yine bu ülkede harcayacak, ekonomi canlanacak. Ümit ederiz ki bu sorun bir an önce çözülür.  SADECE KINAMAKLA YETİNMEYİN                                  ?İsrail?in kınanması bu tip adımların atılmasına engel olmuyor. İsrail?i çok ağır ifadelerle telin etmek, İsrail?in vahşetini engellemiyor. İsrail sadece güçten anlar, yaptırımdan anlar. Bundan dolayı biz ısrarla mutlaka İsrail karşısında başta İslam âlemi olmak üzere bütün ülkelerin daha farklı bir direniş göstermeleri gerektiğine inanıyoruz. Yaptırımlara ihtiyaç var. Kınamak elinde gücü olmayan, imkânı olmayan kitleler tarafından hükümetleri zorlamak için yapılır. Ama ne yazık ki şu anda ülkeler sadece kınamakla yetiniyorlar.                                                                                          FİLİSTİN ÖZGÜRLEŞMEDEN İSLAM DÜNYASI HUZURA KAVUŞAMAZ                                                                                                 Necmettin Erbakan hocamızın  başlattığı Milli Görüş hareketinin temsilcileri olarak Kudüs ve Filistin`i İslam birliğine giden yolun mihenk taşı olarak görüyorüz  ve üzerinde tartışmasız ittifak edilen tek konumuz Kudüs dür.   "Filistin`in geleceği, İslam dünyasına bağlıdır, İslam dünyasının geleceği de doğrudan doğruya Filistin`e bağlıdır. Filistin özgürleşmeden İslam dünyası huzura kavuşmaz. Müslümanlar birlik ve beraberliği sağlamadıkları müddetçe de Filistin`in özgürleşmesi, bağımsız bir ülkenin kurulması mümkün gözükmemektedir." İslam ülkelerinde ümmetçiliğin yerini kavmiyetçilik, ehliyetin yerini asabiyet, sadeliğin yerini gösteriş, tevazunun yerini kibrin aldı.   "Müslüman ülkeler olarak birbirimizle uğraşmayı bırakmak mecburiyetindeyiz, ihtilaflarımızı değil ittifaklarımızı ön plana çıkarmalıyız. Birbirimize üstün gelmek için çareyi hasımlarımızın desteğinde ve silahlarında aramamalıyız. Sahip olduğumuz imkanları birbirimizi yok etmek için değil birbirimizi desteklemek için kullanmalıyız. Coğrafyamız üzerinde oynanan sömürgeleştirme oyunları ve entrikalarına karşı ortak stratejiler üretmeliyiz."     KKTC NİN KURUŞUNUN 36. YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN                                                                                                   Milletimizin ayrılmaz bir parçası olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti nin kuruluşunun 36.yılını tebrik ediyor, Kıbrıs ın varlığı ve  bağımsızlığı uğruna şehit düşen Mehmetçik  ve Mücaitleri rahmetle anıyor ve Kıbrıs için bugüne kadar emeği geçenleri şükranla yad ediyorum                                                                                           Bu düşüncelerle hepinize teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum. Saadet Partisi Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Erhan Akpınar.