Tarih: 09.07.2020 13:47
BASINA ve KAMUOYUNA, BAROLAR BÖLÜNMEMELİDİR!
Son günlerde kamuoyunda Avukatlık Yasası`nda yapılacak değişiklikler tartışılmaktadır.
Adalet Komisyonunda kabul edilip Meclis Genel Kuruluna sevkedilen kanun değişikliği teklifinde belli sayının üzerinde üyesi olan baroların bulunduğu illerde dileyenin alternatif baro kurabileceği (çoklu baro) şeklinde bir düzenlemenin yer aldığı görülmüştür
Her şeyden önce şunu arz etmek isteriz ki, belli sayının üzerinde üyesi olan baroların bulunduğu illerde dileyenin alternatif baro açması yani çoklu baro sistemine geçilmesi ile arka planında yüzlerce yıllık gelenek bulunan bir yapı yıkılacaktır. Bu aslında kadim bir geleneğin, insanlığın ortak mirası olan bir kurumun yıkılması anlamına gelmektedir.
Özetle niçin çoklu baro sistemi getirilmemelidir madde madde izah edelim:
- Her şeyden önce bilinmelidir ki bu günkü haliyle barolar Anayasamızın 135.maddesinde düzenlenen ?kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu?dur.
- Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları Anayasa?nın 135. Maddesinin koruması altında olup özlerine dokunacak bir değişiklik anayasa değişmeden mümkün değildir!
- Anayasamızın öngördüğü meslek kuruluşu modeli ?korporasyon? tipi bir yapılanmadır. Bu yapının en temel vasfı kuruluş bakımından yasallık (serbest kuruluş modeli değil!) ve zorunlu üyelik/aidat uygulamasıdır.
- Çoklu Baro sistemi Kuruluş bakımından serbestlik anlamına geldiği için korporasyon modeline dolayısıyla Anayasa?nın 135. Maddesine aykırıdır!
- Ayrıca bu modelin gereği olarak devlet, meslek kuruluşlarını denetleyebilmektedir. Kamu gücüyle donattığı, kamu finansmanıyla desteklediği meslek kuruluşlarının devlet eliyle denetimi elbette çok doğaldır, olması gereklidir ancak bunun yapılabilmesi için meslek kuruluşlarının korporasyon olarak teşkilatlanması şarttır. Aksi halde, zorunlu üyelik ve aidat anlamsız hale geleceği gibi, disiplin ve mesleğe kabulde yetki gibi kamu güçlerinin temeli ve dayanağı kalmamaktadır. Bu durumda ise kamu denetiminin de zorunlu olarak kaldırılması gerekir. Görüleceği üzere çoklu baro basit bir düzenleme değil, Anayasanın 135. Maddesinde tanımlanan ve Avukatlık Kanununda düzenlenen sistemi baştan aşağıya yıkarak değiştirecek olan kapsamlı bir değişiklik olacaktır.
- Bu tasarıyı hazırlayanlar en azından şunu görmüş olmalılar : Çoklu baro düzenlemesine girişildiğinde, avukatlık kanununun neredeyse tamamını elden geçirmek gerekmektedir. Bu da şunu gösteriyor ki , mevcut sistematiği ve geleneği yıkmadan çoklu baroyu getirmek mümkün değildir.
- Sadece avukatlık kanunu mu? Tüketici Hakem Heyetleri, Hal Hakem Heyetleri gibi bir çok konuda mevzuat değişimi gerekmektedir. Çoklu baro tasarısını kaleme alanların daha şimdilik akıllarına gelmeyen CMK,HMK vs bir çok konuda düzenleme gerekecektir. Yani çoklu baro yargı mekanizmasını allak bullak edecektir!
- Tasarıda sadece adli yardım konusunda çıkacak kargaşaya çözüm getirilmeye çalışılmıştır. Ancak bu çözüm, muhtemelen baroların işleyişini bilmeyenlerce üretildiği için havada kalmıştır. Adli yardım cari giderlerinden tutun da adli yardım bürolarında istihdam edilen personelin durumuna kadar pak çok konuyu büyük bir kaos beklemektedir.
- Üstelik CMK görevlendirmeleri, mahkemelerce talep edilen kayyum, vasi atamaları nasıl olacaktır, bu hususta da bir çok sorun bizi beklemektedir
- Anayasanın öngördüğü sistemde, korporasyonlara bir takım kamu gücü ve görevine dair fonksiyonlar yüklenmektedir. Nitekim bu çerçevede barolara
- Mesleğe kabul ve meslekten çıkarma
- Disiplin
- Staj kabul ve staj eğitim
- Adli yardım
- CMK görevlendirmeleri
Bunlar ve benzeri gibi pek çok kamu görevi yüklenmiş olup barolar bu konuda yıllardır başarılı bir biçimde görevlerini ifa etmektedir.
- Örneğin nasıl ki baroya zorunlu üyeliğin kaldırılması halinde, önemli bir kamu fonksiyonu olan disiplin denetimi ortadan kalkacaksa, çoklu baro sisteminde de mesleki disiplin, meslek geleneği ve düzeninin ortadan kalkması kaçınılmaz olacaktır!
- Korporasyon değil de kuruluşta serbestlik ilkesinin geçerli olacağı çoklu baro sisteminde dernek veya sendika tarzı bir model karşımıza çıkacak, bu ise illegal örgütlere hizmet edecek yapıların baro şemsiyesi ve zırhına kavuşması sonucunu doğuracaktır.
- Savunma hakkının, avukatların başı dik göre yapmasının biricik teminatı, tekçi yapısı ile barolar ve barolar birliğidir. Gücü azaltılmış ve bölünmüş barolar, savunma hakkının da sona ermesi sonucundan başka bir şey getirmez.
- Kamuoyuna sızan çoklu baro tasarısına baktığımızda zımnen kamu kurumu niteliğinin ortadan kalktığı anlaşılmaktadır. Zaten çoklu baroya geçildiğinde kamu kurumu niteliği gider, gitmesi gerekir!
- Tasarıyı hazırlayanlar da böyle bir yapı inşa etmeye çalışmışlardır. Hem korporasyon (anayasal model budur) modelin kamu kurumu niteliği vasfı korunacak gibi yola çıkılmış hem de dernek veya sendika modelindeki yapıda serbest teşkilatlanma esası getirilmeye çalışılmıştır. Yani azıcık ondan, azıcık bundan gibi bir yaklaşımla eklektik, karma, belli prensiplere sahip olmayan bir yapı inşa edilmeye çalışılmaktadır. Ama şimdiden belirtilmelidir ki bu yapının çalışması mümkün değildir.
- Korporatif yapı özümüze uygun, tarihi arka planımız ve medeniyetimize muvafık bir yapıdır, bir bakıma ahilik ve lonca sisteminin günümüzdeki karşılığıdır. Zaten, Avukatlık kanununda mesleğin düzen, kural ve geleneğinden söz edilmektedir ki işte bu düzen ve gelenek mevcut sistemdir.
Yukarıda izah etmeye çalıştığımız hususlar çoklu baro sisteminin yaratacağı sakıncalardan sadece bir kısmıdır.
?Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye?yi desen,
İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,
Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,
Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.?
Yüzlerce yıllık bir arka planı olan bir geleneğin yıkılacak olması gerçekten de üzücüdür.
Saygılarımızla?
AFYONKARAHİSAR BARO BAŞKANLIĞI
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —