SİYASET 28.11.2022 09:42:00 0
Karataş:

Saadet Partisi Kasım ayı Genişletilmiş İl Divan Toplantısı Genel İdare Kurulu Üyesi Doç. Dr. Musa Öztürk, İl Yönetimi, İlçe Başkanları, Kadın ve Gençlik Kolları, Milli Görüşçü Kuruluşların katılımıyla coşku ve heyecanla gerçekleştirildi. “Zaman, Gün be Gün Umudu Büyütme Zamanıdır!” 2022 yılının artık geride kalmak üzere olduğuna işaret eden İl Başkanı Karataş, hem 2023 yılına hem de seçimlere doğru hızla yaklaşıldığını ifade etti. Saadet Partisi olarak seçimlere, yeni yıla ve yeni döneme hazırlıkları tamamlayarak gittiklerini dile getiren Karataş, “Şimdi vakit; bu havayı, bu heyecanı, bu kararlılığı ilçe-ilçe, mahalle-mahalle, sokak-sokak Afyonkarahisar geneline yayma zamanıdır. Zaman, gün be gün umudu büyütme zamanıdır! Buradan tüm teşkilat mensuplarımıza hassaseten sesleniyorum; Köy kahvelerinde bir sobanın etrafında bizi bekleyen insanlarımız var. Şehrin çeperlerindeki mahallelerin tenha sokaklarında bizi bekleyen insanlarımız var. 

Evlerinde kapısını çalıp, selam vermemiz gereken yüz binlerce insanımız var. Esnafımız, memurlarımız, çiftçilerimiz, işçilerimiz ve işsizlerimiz var. Bu ülkede bir çıkış kapısı arayan milyonlar var ve bizim omuzlarımızda da bu insanlarımıza tek tek ulaşmak gibi ağır bir sorumluluğumuz var. Bir kez daha ifade ediyorum; insan insanın ümidi, Saadet Partisi de Türkiye'nin umududur.

 Ayrıca Saadet Partisi, bu coğrafyanın vicdanıdır. Saadet Partisi, ‘Adil bir Dünya’nın da teminatıdır. Bu sorumlulukla, bu kararlılıkla çalışmalarımıza hız verecek, her geçen gün tempomuzu artıracak, seçim gecesine kadar yorulmak nedir bilmeden ter dökeceğiz. Yorgunluğumuzu da ancak ‘Milletin İktidarında Saadet Var’ cümlesi ilan edildiğinde ve bu mübarek ülkeye, bu aziz millete hizmet ettikçe atacağız.“  

“Bankada Milyonları Olan Tuzu Kurular, Okula Aç Giden Çocukları Anlamaz”

Yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelerin sonucu olarak çocukların okula aç gitmek zorunda kaldığına işaret eden Karataş; “Bunu söylerken üzülüyorum. Okula aç gitmenin sıkıntısını, aç gitmeyen anlamaz! Bankada milyonları olan tuzu kurular, okula aç giden çocukları anlamaz. Anlaması da mümkün değil. Aç giden bir öğrencinin derslerine odaklanması da mümkün değil. Yakınlarında böyle insanlar olmadığı için iktidar mensupları ve tuzu kuru olanlar, özellikle bankada milyonları olanlar, açlık nedir bilmezler! Eğitimde, adalette, istihdamda, tarımda, sağlıkta, sanayide, dış politikada, her alanda Türkiye hızla geriye gidiyor. İşte iktidarın 20 yılın sonunda Türkiye’yi getirdiği yer burasıdır; gelecek nesilleri dahi etkileyecek bir yoksulluk, huzursuz bir toplum, heba edilmiş bir gelecek. İşte bu yüzden Türkiye’nin yeni yüzyılının inşası, bu iktidardan ve bu sistemden kurtulmakla başlayacak. Çünkü, gelecek; akıl dışı politikalar, milyonlarca işsiz, iflasın eşiğine gelmiş bir ekonomi, kurumları ve geleneği hasara uğramış bir devlet, her şeyi tek kişinin iki dudağı arasına kalmış bir yönetim sistemi, geleceğinden ümidini kesmiş, huzursuz ve yorulmuş bir toplumla inşa edilemez.”  

"Yeni Yüzyılı İnşa Edebilmek için Yeni Bir Anlayışa İhtiyaç Var”

40 mazeretin 1 icraat etmeyeceğini, süslü cümleler ve büyük sloganlarla bir ekonominin düzelmeyeceğini ve ülke yönetilemeyeceğini ifade eden İl Başkanı Karataş, “Yeni Yüzyılı inşa edebilmek için yeni bir anlayışa, yeni bir iktidara ihtiyaç var. Ahlaki ve manevi değerleri şartlara göre değişen zihniyet sahipleri, yeni bir şey ortaya koyamazlar; ancak eskiyi yeni gibi takdim ederler! ‘Yeni Yüzyıl’ ilk olarak, ahlaki ve manevi değerlerimizi yeniden kuşanma ile başlayabilir. Ardından adaleti herkes için hakim kılmak gerekir. ‘Adalet, mümkün temelidir!’ ‘Yeni Yüzyıl’ elbette israf ve yolsuzluğun kökünü kazıdığımız bir dönem olmalıdır. Zira ‘Yeni Yüzyıl’ yapacaklarımız kadar yapmayacaklarımızla da inşa edilecektir. Saadet Partisi, yaptıklarının yanında yapmayacakları ile de vizyonunu ortaya koyan bir partidir. Saadet Partisi, ‘kendi sesiyle’ konuşan ve aynı zamanda ‘herkesle konuşabilen’ bir partidir” ifadelerini kullandı.   “Tüm Alanlarda Çığır Açan Bir Türkiye'yi inşa edeceğiz “Kim ne derse desin doğruları söylemekten ve imkan buldukça da doğru işleri yapmaktan vazgeçmeyeceğiz. Ne işe yaradığına, uygun çözüm olup olmadığına, gerekli mi değil mi diye bakılmadan her ‘inşaat’ı, ‘yatırım’ ve ‘hizmet’ olarak takdim eden bu anlayışa son vereceğiz. Üretim ve istihdam odaklı yatırımları ülke geneline yayacak ve yaygınlaştıracağız. Eğitimde nicelikle birlikte niteliği de artıracağız. Sağlıkta, adeta ‘paran kadar muayene olursun’ anlayışına evrilen bu düzeni değiştireceğiz. Dış politikada figüran değil, oyun kurucu olacağız. Özellikle de Büyük Ortadoğu, yani Büyük İsrail Projesi'ne figüran olmayı reddediyoruz. Dışarıda anormallikleri normalleşme olarak takdim eden, içerde başka bir siyasi partiye haram ilan ettiğini, işine gelince kendine mübah gören bu ‘ikiyüzlü siyasete’ son vereceğiz! Dijital dönüşümden çevre politikalarına varıncaya dek, günün gerisinde kalan değil; aksine tüm alanlarda çığır açan bir Türkiye'yi ve Afyonkarahisar’ı inşa edeceğiz.” şeklinde konuştu.

“Gelir Dağılımının En Adaletsiz Olduğu 3 Ülkeden Birisiyiz”

Ülke genelindeki enflasyon ve vatandaşın gelir durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan GİK Üyesi Doç. Dr. Musa Öztürk, “TÜFE; 2020 yılı Ekim ayı itibariyle yıllık % 11,89 seviyesinde iken, 2022 Ekim ayı itibariyle % 85,51 seviyesine çıkmıştır. İki yıllık dönemde TÜFE 7,2 kat artmış. Bu da resmi TÜİK rakamları, gerçek rakamlar farklı! Gerçek rakamları ilan etmeyi bile yasakladılar. Şu mantığa bak ya! Üretici Fiyat Endeksi de 2020 Ekiminde % 18,20 iken iki yıl sonra % 158'e ulaştı. Sefalet endeksinde yıllardır borçlarla boğuşan Arjantin’i bile geride bıraktık. Çalışan hakları bakımından Kolombiya’nın gerisindeyiz. Buralarda fecaat var, dünyaya kötü bir ekonomik model göstermek istedikleri zaman iktisatçılar, bu ülkeleri gösterirler. Şimdi biz, onların gerisindeyiz. Ama iktidara bakarsanız, biz ‘uçuyoruz.’ Avrupa’da en düşük asgari ücret ödenen ikinci ülkeyiz ve aynı zamanda asgari ücretli çalışan oranı en yüksek olan ülkeyiz. Milyonlarca insanımız açlık sınırının altında, geri kalan milyonlarca çalışanımız da yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum. Gelir dağılımının en adaletsiz olduğu 3 ülkeden biriyiz. Gıda ve enerji enflasyonunda yine dünya şampiyonuyuz. İnsanlar evinde lambasını yakmaktan, kombisini açmaktan korkar oldu! Gıdadaki fiyatlar dünyada % 4 artarken, Türkiye’de % 92 artış gösterdi.” şeklinde konuştu.